Page 22 - internet
P. 22

sirdergisi.com
                Mart 2023  -  Şaban 1444


          geniş  arâzileri  ve  değişik  kabîleleri   maddesi   mâhiyetindeydi.   Bu   en  meşhûr  kimseler  bu  devrede  bir
          içine   almıştı.   Bütün   bunların   fetvâları,  Fetâvâ-i  Ebüssü'ûd  adlı   araya  gelmiştir.  Osmanlı  Devleti,
          idâresinde,  her  devrin  âlimleri   bir  kitapta  toplanmıştır.  Sorulan   o   devirde   dünyânın   yarısına
          pâdişâha   yardımcı   olmuşlar,   suâl  manzûm  ise,  cevâbı  da  kâfiye   hükmeden  muazzam  bir  devlet  idi.
          aldıkları  mühim  vazifeler  ile  hizmet   ve  vezin  bakımından  suâle  uygun   Devletin  bu  hâle  gelmesinde,  diğer
          etmişlerdir.  Ebüssü'ûd  Efendi,  bu   olarak  verilirdi.  Sorulan  suâl  nesir   Osmanlı  âlimleri  gibi,  Ebüssü'ûd
          âlimlerin  en  başta  gelenlerindendi.   ve  secîli  ise,  cevâbı  da  öyle  olurdu.   Efendinin  de  büyük  emeği  geçti.
          Zamânında  en  parlak  dönemine   Suâl Arabca ise cevabı Arabca, Farsça   Hattâ  en  çok  emeği  ve  hizmeti
          ulaşan   Osmanlı   Devletinin   bu   ise Farsça, Türkçe ise Türkçe olurdu.   geçen  âlimlerdendir.  Ömrü  boyunca
          başarısına büyük katkıları olmuştur.  Çoğu gün binden fazla fetvâ verirdi.   Osmanlı   Devletinde   adâletin
                                    İki  defa  işlerin  çokluğu  sebebiyle,   yerleşmesinde  ve  yaygınlaşmasında
            Ebüssü'ûd  Efendi,  dînine  bağlı,   sabah  namazından  sonra  sorulan   her  türlü  çalışmayı  yapmış  ve  pek
          haramlardan  ve  şüpheli  şeylerden   suâllere  cevap  vermeye  başlayıp,   üstün gayretler göstermiştir.
          son  derece  sakınan,  Allah  korkusu   ikindi  namazında  bitirmiştir.  Birinde
          çok  olan  bir  âlimdi.  Güler  yüzlü,   1412,  diğerinde  1413  fetvâ  verdiği   Ebüssü'ûd  Efendi,  bütün  bu
          tatlı  dilli  olup,  latîfeden  hoşlanırdı.   tesbit edilmiştir.  meziyet  ve  üstünlükleri  yanında,
          Etrâfında  bulunanlara  yumuşaklıkla                edebiyât ve şiir sâhasında da yâdigâr
          muâmele   ederdi.   Çok   ibâdet   Ebüssü'ûd  Efendi,  Yavuz  Sultan   eserler bırakmıştır. Zamânının şâir ve
          eder  ve  zâhidâne,  dünyâya  gönül   Selîm  ile  Kânûnî  Sultan  Süleymân   edîbleri,  yazdıkları  nefîs  kasîdelerle
          vermeden  yaşardı.  Gâyet  temiz   Hanın  fevkalâde  sevgi  ve  iltifâtını   onu övmüşler, şânını dile getirmeğe
          ve  sâde  giyinirdi.  Heybetinden   kazandı.  Kânûnî  Sultan  Süleymân   çalışmışlardır.  Kendisinin  Türkçe,
          meclisinde  kimse  konuşmaz,  onun   Hanın Ebüssü'ûd Efendiye gönderdiği   Arabca  ve  Farsça  şiirleri  vardır.
          konuşması   hürmetle   dinlenirdi.   şu  mektup,  ona  karşı  beslediği   Arabca şiirlerinden Kasîde-i Mîmiyye
          Devlet   işlerini   ve   hizmetlerini   hâlisâne duyguları dile getirmektedir.   en meşhûrudur. Sorulan bâzı suâllere
          mükemmel  bir  şekilde  yürütmesi   Mektup özetle şöyledir:  şiirle  cevap  verdiği  de  olurdu.
          yanında,  talebe  yetiştirmek  ve                   Şiirlerinde  daha  ziyâde  fikir  hâkim
          kıymetli eserler hazırlamakla da vakit   "Halde hâldaşım,  sinde  sindaşım   olup, âlimâne ve hâkimâne yazardı.
          geçirirdi.  Meşgûliyetinin  çokluğuna   (yaşta  yaşdaşım),  âhiret  karındaşım,
          rağmen,  talebelerine  zamânında   Molla Ebüssü'ûd Efendi hazretlerine,   Meselâ;
          ve  aksatmadan  derslerini  verirdi.   sonsuz  duâlarımı  bildirdikten  sonra,
          Zeyrek  civârındaki  Çırçır'da  bulunan   hâl  ve  hâtırını  suâl  ederim.  Hazret-i   "Eşk-i  pür-hûn  ser-be-ser  tutdı
          konağında  oturur,  müslümanların   Hak,  gizli  hazînelerinden  tam  bir   cihân eknâfını,
          işlerine  bakardı.  Belli  zamanlarda   kuvvet  ve  dâimî  selâmet  müyesser
          Topkapı  sarayına  giderek  pâdişâhı   eylesin!  Allahü  teâlânın  ihsânı  ile,   Sîne-i  sûzânım  içre  âteş-i  hasret
          ziyâret  ederdi.  Bu  ziyâretlerine   lütuflarınızdan  niyâz  olunur  ki,   gibi."
          giderken  devamlı  bugün  Ebüssü'ûd   mübârek  vakitlerde,  muhlislerinizi
          Caddesi  denilen  caddeden  gittiği,   şerefli   kalbinizden   çıkarmayınız.   Ve aynı kasîdesinde;
          bu sebeple onun ismine izâfeten bu   Bizim  için  duâ  buyurunuz  ki,  yere
          caddeye Ebüssü'ûd Caddesi denildiği   batasıca  kâfirler  hezîmete  uğrayıp,   "Âleme  beyhûde  bakma,  eyle
          bâzı kaynaklarda kaydedilmiştir.  bütün  İslâm  orduları  mensûr  ve   im'ân-ı nazar,
                                    muzaffer  olup,  Allahü  teâlânın
            Osmanlı   Devletinde   yetişmiş   rızâsına  kavuşalar...  Duâlarınızı,  yine   Sun'i  üstâd-ı  ezelde,  nâzır-ı  ibret
          en  büyük  şeyhülislâmlardan  birisi   duâlarınızı  bekleyen,  Hak  teâlânın   gibi.
          idi.  Cinlere  de  fetvâ  vermesiyle   kulu Süleymân-ı bî riyâ."
          meşhûrdur.  Eyyûb  Sultan'da  Yazılı                  Her biri zerrât-ı ekvânın lisân-ı hâl
          Medrese  olarak  bilinen  medresede   Ebüssü'ûd   Efendi,   başta   ile,
          bulunduğu sırada, bir defâsında cinler   muhteşem bir hükümdâr olan Kânûnî
          kendisinden  fetvâ  sormak  üzere   Sultan Süleymân Hân, ilimde Zenbilli   Keşfeder  sırr-ı  cihânı  hâtik-i
          gelmişlerdi.  İçlerinden  bâzısı  suâl   Ali Efendi ve İbn-i Kemâl Paşa, İmâm-ı   hikmet gibi."
          sorarken,  diğerleri  de  medresenin   Birgivî  gibi  âlimlerin,  edebiyatta
          duvarlarına  birşeyler  yazmışlardı.   Fuzûlî ve Bâki gibi şâirlerin, mîmârîde   Ebüssü'ûd  Efendi,  benzeri  az
          Cinlerin  bu  duvarlara  yazı  yazmaları   Mîmar   Sinân,   tarihte   Selânikli   yetişen  bir  âlimdi.  Arabcaya  ve
          sebebiyle,  o  medreseye  "Yazılı   Mustafa  ve  Âlî,  Nişancı  Mehmed,   Arab  edebiyâtına  vukûfiyetini  ve  bu
          Medrese" ismi verilmiştir. Bu yazılar   coğrafyada  Pîrî  Reis,  denizcilikte   husûstaki ihtisâsını zamânın âlimleri
          daha  sonra  üzerlerine  badana   Barbaros  ve  Turgut  Reis  gibi   ve  Arab  şâirleri  tasdîk  etmişlerdir.
          çekilmek sûretiyle kapatılmıştır.  meşhûr  kimselerin  bulunduğu  bir   Arabcayı  gâyet  güzel  yazar  ve  güzel
                                    devirde  bulunmuş  ve  o  da  ilimdeki   konuşurdu.  Şemsi  Paşanın  yazdığı
            Ebüssü'ûd   Efendi,   kendisine   yüksek  derecesi  ve  mahâretiyle   beş  yüz  beytlik  manzûm  Vikâye'nin
          sorulan  suâllere  gâyet  yerinde   şeyhülislâmlık  makâmında  hizmet   incelemesini   yapıp,   yanlışlarını
          ve   faydalı   cevaplar   verirdi.   etmiştir. Bu devir, Osmanlı Devletinin   göstererek  nâzik  ve  zarîf  tarzda
          Şeyhülislâmlığı   dönemindeki   en parlak dönemlerindendir. İlimde,   bir  yazı  ile  iâde  etmesi  meşhûrdur.
          fetvâlarının   herbiri,   bir   kânun   sanatta  ve  diğer  birçok  husûslarda   Sorulan  nükteli  ve  garip  suâllere
                                                              aynı tarzda ve aynı uslûpta cevaplar
      20 20
   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27