Page 20 - internet
P. 20

sirdergisi.com
                Mart 2023  -  Şaban 1444                   MANEVİ DİNAMİKLERİMİZ






                        Ebüssü'ûd Efendi


                                                                         Cumhur ALTINELLİ


            Osmanlı   âlimlerinin   en   ettiler.  Burada  bulundukları  sırada   Sultânı  olmuş,  herkesin  gönlünü
          meşhûrlarından.  Büyük  velî.  On   Ali  Kuşçu,  Osmanlı  Sultanı  Fâtih   kazanmıştır."
          üçüncü  Osmanlı  Şeyhülislâmı  olup,   Sultan Mehmed Hana uzun Hasan'ın
          tefsîr,  fıkıh  ve  diğer  ilimlerde  büyük   elçisi olarak gitmişti. Ali Kuşçu'ya çok   Böyle bir zâtın oğlu olan Ebüssü'ûd
          âlim idi. İsmi, Ahmed bin Mustafa'dır.   iltifât  eden  Fâtih  Sultan  Mehmed   Efendi,  küçük  yaşta  ilim  öğrenmeye
          Bağdâtlı İsmâil Paşa, yaptığı inceleme   Hân,  onun  İstanbul'a  gelmesini   başlayıp, çocukluk ve gençlik çağında
          ve  araştırma  neticesinde,  isminin   ısrârla   istedi.   Uzun   Hasan'dan   babasından  dersler  aldı.  Ondan
          Mehmed  değil  Ahmed  olduğunu   müsâade  alan  Ali  Kuşcu,  kardeşi   Hâşiye-i Tecrîd'i, Şerh-i Miftâh'ı bütün
          tesbit  etmiştir.  İsminin  Ahmed   Mustafa  İmâdî  ile  birlikte  İstanbul'a   hâşiyeleri  ile  birlikte  iki  kerre  ve
          olduğu   Kâmûs-ul-A'lâm   da   da   gelip  yerleşti.  Fâtih  Sultan  Mehmed   Şerh-i  Mevâkıf'ı  baştan  sona  tahkîk
          yazılıdır.  Ebüssü'ûd  el-İmâdî  ismiyle   Hân,  onların  Tebrîz'den  İstanbul'a   ederek, iyice okudu. Miftâh-ül-Ulûm
          meşhûr olup, Hoca Çelebi ismiyle de   yaptıkları  yolculukları  için,  günlüğü   adlı meşhûr eserin metnini ezberledi.
          tanınmıştır.  1492  (H.898)  senesinde   bin akçe olarak hesaplatıp vermiştir.   Babası,  vefât  edinceye  kadar  onun
          doğdu.  Bâzı  kaynaklarda  İstanbul'da   İstanbul'a geldiklerinde, Fâtih Sultan   yetişmesi  için  gayret  gösterip,  ders
          bugün Güngören diye bilinen semtte   Mehmed Hân, Ali Kuşçu'yu Ayasofya   vererek  eğitip  terbiye  etti  ve  icâzet
          doğduğu  kaydedilmiş  ise  de,  kendi   Medresesine  müderris  tâyin  etti.   verdi.  Babasından  sonra;  meşhûr
          vakfiyesinde   İskilip'de   doğduğu   Mustafa  İmâdî  de,  ilim  öğretmekle   Osmanlı  âlimlerinden  Müeyyedzâde
          yazılıdır.  Yine  onun  İmâdî  nisbetine   meşgûl olan tasavvuf ehli bir âlim idi.   Abdürrahmân  Efendiden,  tefsîr  ve
          dayanılarak  Kürdistandaki  İmâdiye   İstanbul'a geldikten sonra, Ali Kuşçu,   hadîs ilimlerinde âlim ve kayınbabası
          şehrinden  olduğunu  iddiâ  edenler   kızını  kardeşi  Mustafa  İmâdî'nin   olan  Mevlânâ  Seyyidî  Karamânî'den
          çıkmışsa  da  bu  görüşlerin  tamamen   oğlu  Yavsi  Muhyiddîn  Mehmed'e   ve  meşhûr  Osmanlı  âlimi  Müftiy-
          asılsız  olduğu  bugün  meydana   nikâhladı.  Bu  evlilikten  Ebüssü'ûd   yüs-Sakaleyn  İbn-i  Kemâl  Paşadan
          çıkmıştır.  1574  (H.982)  senesinde   Efendi doğdu.  ilim  öğrendi.  Tahsîlini  tamamlayıp,
          İstanbul'da   vefât   etti.   Kabri,                ilimde  yetiştikten  sonra,  zamânının
          Eyyûb  Sultan'da  kendi  yaptırdığı   Ebüssü'ûd   Efendinin   babası,   Şeyhülislâmı   olan   İbn-i   Kemâl
          medresenin  yanında,  Eyyûb  Câmii   hem  amcası  hem  de  kayınbabası   Paşanın emri ile Çankırı Medresesine
          karşısındadır.            olan  Ali  Kuşcu'dan  ve  kendi  babası   müderris  tâyin  edildi.  Fakat  bu
                                    Mustafa  İmâdî'den  ilim  öğrendi.   vazîfeye gitmeden, o sırada İnegöl'de
            Ebüssü'ûd   Efendi,   âlimler   Senelerce süren bu tahsîlden sonra,   İshak  Paşa  Medresesi  müderrisi
          yetiştiren  bir  âileye  mensub  idi.   babası  gibi  o  da  tasavvufa  yönelip   Bursalı Şems Çelebi vefât ettiğinden,
          Dedesi,  meşhûr  âlim  Ali  Kuşcu'nun   zamânının   meşhûr   evliyâsından   1516  senesinde  onun  yerine  tâyin
          kardeşi  Mustafa  İmâdî'dir.  Dedeleri   veAkşemseddîn hazretlerinin halîfesi   edildiği  sırada  yirmi  altı  yaşlarında
          Türkistanlı  olup,  Semerkand'dan   olan İbrâhim Tennûrî'ye talebe oldu.   idi   ve   bu   zamanda   Osmanlı
          Anadolu'ya  gelmişlerdir.  Ebüssü'ûd   Onun   sohbetlerinde   bulunarak,   Devleti,  mühim  hâdiselerle  önemli
          Efendinin dedesinin babası Mehmed   tasavvufda  yetişti.  Hocası  İbrâhim   gelişmelere sahne oldu. Yavuz Sultan
          Kuşcu,  Tîmûr  Hân'ın  torunu  olan   Tennûrî'nin  vefâtından  sonra,  onun   Selîm  Han,  Çaldıran'da  Şah  İsmâil'i
          Uluğ  Beyin  yakını  ve  Doğancıbaşısı   halîfesi  olduğu  için  yerine  geçti  ve   ve  Safevîleri  Anadolu'dan  çıkararak,
          idi. Senelerce Uluğ Beyin hizmetinde   İstanbul'da  insanlara  doğru  yolu   Güneydoğu  sınırlarının  güvenliğini
          bulunup,   sevgisini   kazanmıştı.   göstermekle  meşgûl  oldu.  İkinci   sağladı.  Bir  yıl  sonra  Mısır  üzerine
          Mehmed  Kuşcu'nun  oğulları  Ali   Bâyezîd  Han,  ona  büyük  bir  zâviye   yaptığı  sefer  neticesinde,  halîfelik
          Kuşcu ve Ebüssü'ûd Efendinin dedesi   yaptırdı ve buraya mülk vakfetti. İkinci   Osmanlılara geçti.
          olan  Mustafa  İmâdî,  Uluğ  Beyin   Bayezîd  Hân,  onun  sohbetlerinden
          elinde  yetişip  ilim  öğrenmişlerdir.   çok  tad  alırdı.  Bu  sebeble,  ekseriyâ   Ebüssü'ûd  Efendi,  İnegöl'deki
          Mustafa  İmâdî,  bilhassa  tasavvufta   berâber  bulunurlardı.  Zamânının   İshak   Paşa   Medresesindeki
          yetişip   ilerlemiştir.   Uluğ   Beyin   meşhûr  devlet  adamları  ve  âlimleri,   müderrislik   vazifesinden   1520
          vefâtından  sonra,  Ali  Kuşçu  ve   "Hünkâr  Şeyhi"  lakabıyla  da  anılan   senesinde alındı. On ay sonra 1521'de
          Mustafa  İmâdî,  âileleri  ile  birlikte   Yavsî Muhyîddîn Mehmed İskilîbî'nin   İstanbul'da Dâvûd Paşa Medresesine
          Akkoyunlu  devleti  pâdişâhı  Uzun   sohbetine  gelirler,  dergâhı  dolup   müderris  tayin  edildi.  Aynı  sene,
          Hasan'ın yanına gittiler. Uzun Hasan   taşardı.   Meşhûr   târihçi   Hoca   Sa'dî  Efendi  yerine  Mahmûd  Paşa
          onlara yakın alâka gösterdi. Onlar da,   Sâdeddîn Efendi, bu hâli şöyle ifâde   Medresesine,  1524'de  İkinci  Vezîr
          siyâsî  ve  ilmî  faâliyetleriyle  hizmet   etmiştir: "Sultanların Şeyhi, Şeyhlerin   Mustafa Paşanın Gebze'de yaptırdığı
      18 18
   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25